|
Milli Eğitim Bakanlığı, Filistin ve İsrail arasında devam eden savaşı bahane
ederek, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın 100. yıldönümü kutlamalarında müzikli
kutlamaların, konserlerin ve eğlencelerin iptal edildiğini duyurmuştur. Ulusal
bayramların manevi değerlerini özümseyemeyen ve bunu eğlence sananlar,
bilmelidirler ki; bu bayramlar eğlence değil, birlik, bütünlük ve dayanışmanın
en yoğun yaşandığı günlerdir. Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet
kutlamalarını eğlence kabul ederek yasaklayan anlayış, ulusumuzun birlik ve
beraberliğini temsil eden Cumhuriyet Bayramı'nın önemini ne kadar küçümsediğini
ispatlamıştır. Masum insanların göz göre göre katledildiği İsrail-Filistin
savaşında yaşamlarını kaybedenler adına saygı duruşu yapılarak törenlerin
başlatılması bu günü daha anlamlı bir hale getirebilecekken, Milli Eğitim
Bakanlığı alınan bu yanlış kararla, Cumhuriyetimiz için şehit düşmüş toprak
altında yatan binlerce vatan evladının da bugünlerde anıldığını unutarak
kemiklerini sızlatmıştır. Cumhuriyet; ümmet yerine ulusu, kulluk yerine
yurttaşlığı, bağnazlık yerine çağdaşlığı seçenlerin kurduğu bir rejimdir. Bugün
cumhuriyeti yöneten anlayış, demokrasiyi amaç değil, araç olarak görmekte ve
kendi siyasal anlayışını gerçekleştirmek için çalışmaktadır. Cumhuriyet’in 100.
Yılı etkinlikleri için “kutlama” değil “anma” ifadesini kullanan Bakanlık, 9
Ağustos 2023 tarihinde yayınladığı “Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlamaları”
başlıklı ve “Millî Eğitim Temel Kanunu’nda belirtildiği gibi millî, ahlaki,
insani, manevi ve kültürel değerlerimizi gelecek nesillere aktarırken millî
mücadelemizin köklü hatırasını yaşatmak üzereCumhuriyetimizin 100. yılının
ülkemizin dört bir yanında, yurt dışı temsilciliklerimizde büyük bir coşkuyla
kutlanacağı” ifadelerinin yer aldığı genelgesine de ters düşmüştür. Anma adı
altında, “Kur'an-ı Kerim Tilaveti”, “100 Hatim Duası”, “Tüm Şehit ve Gazilerimiz
İçin Anma, Hatim ve Mevlid” gibi programlara yer verilmesi; ulusal
bayramlarımızın kutlanmasına dair okullardaki teamülleri kaldıran, müfredattan
Atatürk’ü ve inkılaplarını çıkaran, devletin laik olamayacağını açıkça ilan eden
siyasi iktidarın gerici politikalarıyla örtüşmektedir. Büyük Önderimiz Atatürk,
1925 yılında genç Cumhuriyetin yurttaşlarına, ''Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,
dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz.'' mesajını vermişti. Bu
tarihi saptama, bugün yaşananlara bakıldığında Büyük Önder’in kaygılarının ne
kadar yerinde olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir. Atatürk’ün 98 yıl önce
saptadığı tehlike, onun aydınlık izinde giden bizler tarafından yeterince
anlaşılmıştır. Atatürk’ün ve onun kurduğu Cumhuriyetin eğitim çalışanları olarak
biz her türlü tehlikenin farkındayız. Siyasi iktidar, Cumhuriyetimizin 100.
Yılının coşkuyla kutlanmasına gölge düşürmek istese de; Eğitim-İş olarak, diğer
demokratik kitle örgütleriyle birlikte en geniş katılımla Cumhuriyet Bayramı’nı
kutlayacağız. 23-27 Ekim haftasında da, tüm kademelerde dersimiz Cumhuriyet ve
Atatürk olacak. Cumhuriyet devrimlerini anlatacağız, eksik olan Cumhuriyet
dersini hep birlikte tamamlayacağız! MERKEZ YÖNETİM KURULU
|